30 Nisan 2007

PEYNİRLİ POĞAÇA






Bakmayın siz poğaçalarımın kuru görüntüsüne tatları son derece lezzetli, yumuşacık poğaçalar çünkü onları sıvı yağ ile yaptım. Sıvı yağ ile poğaça olur mu demeyin margarinden daha güzel oluyor hem de hafif. Sadece üzerine sürmek için yumurta kalmamıştı ben de yoğurt sürdüm poğaçaların üstlerine o yüzden de görüntüleri pek yakışıklı olmadı napalım bir dahaki sefere yaptığımda fotoğrafı değiştiririm.




  • Malzemeler:


1 yumurta

1 su bardağı sıvı yağ

1 su bardağı yoğurt

1 çay kaşığı mahlep

1 paket kabartma tozu

1 çay kaşığı tuz

Aldığı kadar un ( elinize yapışmasın yeter, son derece yumuşak bir hamur olmalı)


  • İç malzeme için:



Ezine beyaz peyniri ve maydanozu karıştırıyorum. Bazende hamura dere otu katıyorum, vallahi Beyaz Fırın'ın dere otlu poğaçasından güzel oluyor. İsterseniz soğanlı ve acı biberli patatesli harç, kıyma, sosis, salam, zeytinle de yapabilirsiniz.




Yumurtayı yağı ve yoğurdu karıştırın. Una mahlep,tuz ve kabartma tozu katın ve yavaş yavaş unlu karışımı ekleyerek yoğurmaya devam edin.



Hamuru hazırladıktan sonra ceviz büyülğünde parçaları avucunuzda oyup içine bir miktar harç koyup avucumda yuvarlıyorum. Tepsime dizip üzerlerine fırça ile yumurta sürüyorum. Sonra çörek otu ya da susam serpiştiriyorum. 180 derece önceden ısıtılmış fırında pişiriyorum. Kuzenler de annem de bu gerçekten sıvı yağla mı yapıldı ama çok güzel nasıl olur acaba üçüncüyü de yesem mi vaziyetlerindeydiler. :o) Afiyet olsun!

29 Nisan 2007

ÇİLEKLİ PARFE / STRAWBERRY PARFAIT


















İşte size çilekli bir tarif. Baştan uyarayım parfemde krem şanti ya da çiğ yumurta bulunmasını istemediğim için tamamen kafama göre yapılmıştır. Bugün alt sokağa yürüdüm bizim arabacı amca yok. Tabi pazar pazar benim parfe yapacağımı nerden bilsin amcam. Neyse markete gittim orada da kısmen güzel çilekler buldum. Bu arada market kazıkçı, amcanın fiyatından %50 pahalı satıyor. :o) Gelelim tarifime.





  • Malzemeler:


400 g labne peynir

2 bardak ayıklanmış taze çilek

1 paket vanilya

4-5 yemek kaşığı pudra şekeri ( ya da nasıl tercih ederseniz)




  • Yapılışı:


Labne peyniri hazırlama kabınıza alın. 1 su bardağı çileği el mikseriyle (blender ya da harmanlayıcı, çırpıcı Türkçesini bilen beri gelsin) derince dar bir kapta çırpın. Pudra şekeri vanilya ile karıştırın ve labne peynire ekleyin. Ezdiğiniz çilekleri de ekleyin. Ben kocaman bir kalıba döküp dilimlemektense bir kısım karışımı küçük metal tartölet kalıplarıma döktüm. Diğer kısmını ise diplerine müsli ve bal koyduğum kristal kadehlerin üzerine boşalttım. Derin dondurucumda 2 saat dondurdum ve dolap bölümüne aldım. Bir saat kadar da orada beklettim ve servis için hazırlardı. Metal kalıplardan çıkmaz diye korkmayın. Dolabın alt kısmında beklettiğiniz için şekil bozulmuyor ve ters döndürüp biraz zorladığınıza hemen çıkıveriyor. Farklı şekillerde süsleyebilirsiniz. Küçük çilekleri yuvarlak büyük olanları konik kesmek hoşuma gidiyor. Hatta çileği blender nesnesinden geçirip sadece pudra şeker ekleyerek çok leziz bir sos elde ediyorum ve bunu bazı tatlılarda süsleme ve tat verme amacıyla kullanıyorum. Bunu bugün de az miktarda yapıp bazı kadehlerin üzerine döktüm. Bir de karışımı hazırlarken isterseniz üzüm, badem, fıstık, vs. nasıl severseniz ekleyebilirsiniz. Afiyet olsun!

27 Nisan 2007

ÇİLEK ZAMANI

Çılgınlar gibi çilek tüketiyorum ama o kocaman lezzetsiz, sözde hormonsuz, Amerikan çileği dediklerinden değil. Bizim bir sokak altımızda arabasıyla her gün gelip eskiden yediğimiz boyut olarak küçük ve de kısmen şekilsiz, çok ama çok lezzetli çileklerden. Gün aşırı gidip alıyorum bizim arabacıdan. En kısa zamanda da çilekli bir şeyler yapacağım. İzlemede kalın...

HİNDİSTAN CEVİZLİ KURABİYE / COCONUT COOKIES



Bu kurabiyeyi kesinlikle denemelisiniz. Annem, teyzem, anneannem ve kuzenlerin bana geldiği gün pişirdim. Sevgili Mehmet her zamanki gibi bayıldı. Ay ne güzel kurabiye bir tane daha yiyeyim diye diye bir kaç tane yutuverdi. Eeeee göbek boşuna bir metre önden gitmeye başlamadı. Şaka bir yana, leziz bir kurabiye. Deneyin derim, son derece basit.
  • Malzemeler:
1 yumurta
200 g tereyağı
1 paket vanilya
Hindistan cevizi
180 g pudra şekeri
Aldığı kadar un
  • Yapılışı:
Yumurtanın beyazını bir kaseye ayırdım. Sarısını pudra şekeri ve tereyağı ile iyice yoğurdum. Sonra vanilya karıştırdığım elenmiş unu yavaş yavaş ekledim. Elinize yapışmayacak hale gelinceye kadar un ekleyebilirsiniz. En son biraz Hindistan cevizi ekledim. Damak tadınıza göre ekleyin. Bence tarifler çok net ve katı olmamalı çünkü herkesin damak tadı farklı. İyice yoğurduktan sonra kalıpla kurabiyeleri çıkardım. İçimden çoğunlukla kalp yapmak geldi. Önce yumurtanın beyazına sonra Hindistan cevizine buladım. 160 derece önceden ısınmış fırında 20-25 dk pişirdim. Nasıl güzel koktu anlatamam. Bu arada bence kurabiye tereyağı ile yapılmalı. Hayvansal yağlar elbette zararlı ama margarin benim pek sevmediğim bir yağ çeşidi. Kokusunu sevmiyorum. Kurabiyeyi de zeytinyağlı yiyecek halimiz yok di mi ama :o) Afiyet olsun!

26 Nisan 2007

HAVUÇLU KEK / CARROT CAKE





  • Malzemeler:


3 adet havuç
2 yumurta
2 su bardağı un
2 çay bardağı toz şeker
1 çay bardağı sıvı yağ
15-20 adet fındık içi
Kabartma tozu
1 tatlı kaşığı tarçın

  • Yapılışı:


2 yumurta ve toz şekeri çırpın. Unu, kabartma tozu ve tarçınla beraber ayrı bir kapta karıştırın. Bu karışımı ve yağı yumurta ve toz şekere ekleyin. Havuçları rendenin kalın kısmından geçirin ve bu karışıma ekleyin. Fındıkları dövün ya da benim yaptığım gibi bıçakla doğrayıp karışımın içine atın. Fırınınızı 160 derecede ısıtın. Kek kalıbınızı yağlayın ve içine bir tutam un serpiştirin. Havuçlu kek karışımınızı kalbınıza yayın ve üzerini fındıklarla süsleyin 45 dk pişirin ve soğumaya bırakın. Sıvı yağ ile yapıldığı için son derece hafif ve de çok leziz bir kek. Bu keki dolapta uzun süre saklayabilirsiniz katı yağ içermediği için donmuyor ve ıslak kek gibi oluyor. Yanına 1 top vanilyalı dondurma ile servis yapabilirsiniz. Afiyet olsun.

22 Nisan 2007

KAZAN ANTEBİ'Yİ ÇOK BEĞENDİM

Burnumuzun dibinde olmasına rağmen Kazan Antebi'ye gitmek bir türlü kısmet olmamıştı. Bugün fırsat bu fırsattır dedik ve öğle yemeği için gittik. Saat 14:00 gibi restorandaydık. Ortam çok hoş, insanı yormayan sade ve rahatlatıcı bir dekor mevcut. Gittiğimizde pek kalabalık değildi. Servis elemanları son derece kibar ve temiz(İstanbul'un bazı ünlü kebapçılarında görünüşte temiz, pak ama yanınıza yaklaştığında buram buram ter kokan garsonlar mevcut değil) . Tek garip gelen çaldıkları geleneksel Japon müziği tarzındaki albümdü. Yöresel yemek ve kebap servis eden restoranda neden bu müzik çalınmakta anlam veremedim ama ses seviyesi iyi ayarlanmıştı ve insanı rahatsız etmiyordu. Bir süre sonra kanıksadım. Gelelim ne yedik ne içtik. Ben Simit Kebabı denedim ve çok beğendim. Baharatlı ve çam fıstıklı, köfte tarzında leziz bir yöresel kebap. Mehmet klasik tercih yaptı ve Ali Nazik tercih etti, pek de memnun kaldı. Gavurdağı salatası mükemmel, gitmeyi düşünenler mutlaka denemeli. Hemen hemen tüm kebabçılarda üç aşağı beş yukarı aynı lezzette ve tarzda yapılan bu salataya bence farklı bir yorum getirmişler belki de Antep'te gerçekten böyle bilemiyorum. Bildiğimse malzemelerin mevsim zamanlarda Antep'ten ve Antakya'dan geldiği. Gelelim içli köfteye, şu ana kadar İstanbul sınırlarında yediğim en lezzetli içli köfte diyebilirim. Kimlerle kıyasladım Tike, Kaşıbeyaz, Adana Dostlar, Hamdi, Sahan, Develi, vs. unuttuğum var mı bilmem. Kriterim nedir peki. Etin aşırı yağlı olmaması, sinirsiz olması, içli köftenin dış kabuğunun mümkün olduğu kadar ince olması, kızarmış olmasına rağmen kuru olmaması ve yağlılık durumu. İçli köfte kızarmış olmalı bana göre haşlamasını sevmiyorum. Kazan Antebi'nin içli köftesinin dış kabuğu oldukça ince. Siteyi takip edenler et konusundaki titiz takıntılı ruh halimi bilir, yani kullanılan et benden geçer not aldı. Ayrıca bıçakla kestiğinizde tabağınız kırmızı yağ gölcüğü olmuyor. Kesinlikle çok beğendim. Bunun dışında kuru patlıcandan yapılmış ve sıcak servis yaptıkları ekşili Antep dolması son derece lezizdi. Arap köftesi de tattıklarımız arasındaydı ve çok başarılıydı. Semiz otu üzerinde süzme yoğurt ve ağırlıklı bulgur kullanılarak yapılmış minik köfteler. Tüm bunların üstüne Antep'ten gelen Zeki İnal'ın kuru baklavası. Mehmet pek beğenmedi baklavayı belki biraz beklemiş olabilir ama ben sevdim. Bu mekanın güzel yanı bu kadar tıka basa yedik ve midemiz hiç rahatsız olmadı. Demek ki kullandıkları malzemeler, özellikle kızartma yağları kaliteli. Bu restoran benden geçer. Şimdi okuyup ta Kazan Antebi ile akrabalık var mı diye aklına gelen varsa Allah'a havale ediyorum. :o) Burası benim sitem benim çöplüğüm. Naçizane elimden geldiği kadar mutfağımda yaptığım yemekleri yayımlıyorum. Ayrıca gittiğimiz restoranları bana göre iyi ve kötü yanlarıyla yazıyorum. Bundan keyif alıyorum ve kendime göre de görev adamıyım yani. Maksat yurttaşlarımız iyiyi kötüyü bilsin. Bir çoğumuz İstanbul'daki çok sayıda restorana gidip ciddi rakamlar ödüyoruz ve de memnun kalmıyoruz. Gazetelerdeki yazılan yazılarsa ne kadar gerçeği yansıtıyor emin değilim. Onların on puan verdiği bir çok mekanın kapısının önünden bile geçmem. Güzel bir hafta dileğiyle...

18 Nisan 2007

BODRUM MAKARNA


Bu tarifin adı neden "Bodrum Makarna" hiçbir fikrim yok. Tek bildiğim üniversitedeyken yengem yapardı ve adı da buydu. Aslında bildiğiniz sarımsaklı yoğurtlu, ve baharatlı kıymalı makarna işte.
  • Malzemeler:
1 paket makarna
500 g yağsız kıyma
1 yemek kaşığı tereyağı
1 baş kuru soğan
1 yemek kaşığı salça
Domates püresi
Karabiber, kırmızı pul biber, tuz, şeker, sarımsak
Yoğurt
  • Yapılışı:
Makarnaları her zamanki gibi bayıltmadan haşlayın. Bu arada soğanı küp doğrayın. Ben kıymayı hep yağsız tercih ediyorum ve tereyağı tadına bayıldığımız için yemeğine göre az miktarda tereyağı kullanıyorum. Tavanıza soğan, yağ ve bir tutam şeker koyarak soğanları kavurun. Sonra kıymayı ekleyip iyice pişirin. En son salçayı ve tercih ettiğiniz kadar domates püresini ilave edin. Değirmen karabiber, pul biber ve tuz ekleyin. İşte kıymalı sos hazır. Bu arada süzdüğünüz makarnayı servis tabağınıza alın. Ezilmiş sarımsakla çırpılmış yoğurttan üzerine biraz koyun. Onun üstüne de kıymalı sostan gezdirin. Afiyet olsun. Üstüne bir şişe maden suyu da benden olsun.

SAFRAN SARI BİTTİ ÇOK SEVDİM

İnci Aral'la tanışmamız benim üniversite yıllarıma dayanır. Ölü Erkek Kuşlar ve Hiçbir Aşk Hiçbir Ölüm'le başlamıştır tanışıklığımız. Türkçe'yi kullanış biçimini ve anlatımını hep sevmişimdir. Safran Sarı'yı okurken bazı bölümlerde uzun süredir bir şekilde farkında olduğum ama ifade edemediklerimin bana göre en uygun ve güzel şekilde anlatıldığını hissettim. O yüzden de kısa sürede büyük bir keyifle bitirdim kitabı. Şimdiyse üçlemeyi tamamlamalıyım. Mor ve Yeni Yalan Zamanlar'ı bu gece sipariş etmeyi düşünüyorum. Sevgili Mehmet'le bu gece bir koli kitap sipariş etmeye karar verdik. Benden söylemesi kendinize bir hoşluk yapın ve okuyun.

15 Nisan 2007

KARNIYARIK / SPLIT AUBERGINES WITH MINCED MEAT FILLING




Bugünlerde evde bir karnıyarık çılgınlığı yaşanıyor. Niye bilmem neredeyse her gün olsa yiyeceğiz. Yanına da şehriyeli pirinç pilavı. Karnıyarık'ın patlıcanı kızarmış, doldurulduktan sonra da fırınlanmış olanını seviyoruz ve de yapıyorum. Patlıcanlar da beklemediğim kadar lezzetlenmiş ya da benim şansıma öyleler.



  • Malzemeler:


4 adet Kemer patlıcan
1-2 adet salkım domates
2 adet Çarliston biber
1 baş kuru soğan
200 g dana kıyma ( isterseniz kuzu vs. karıştırın)
2 yemek kaşığı domates salçası( organik kullandım)
Ayçiçek yağı
Tereyağı
Maydanoz
Tuz, karabiber, şeker


  • Yapılışı:


Patlıcanları şerit şerit soydum, ikiye böldüm ve bol tuzlu suya koyup beklettim. Bu arada iç malzemesini hazırladım. İç malzeme için süper yağsız ve sinirsiz kıyma kullandığım için tavama 1 yemek kaşığı tereyağı koydum. Kuru soğanı küp doğradım, bir tutam şeker attım ve tereyağında kavurdum. Kıymayı ekledim. Kavurmaya devam ettim. 1 yemek kaşığı salçayı ekledim. İyice pişince tuz, bol karabiber, maydanoz ekledim ve ocaktan aldım. Sudaki patlıcanlarımı çıkarıp iyice kuruladım ve bol ayçiçek yağında yüksek ateşte arkalı önlü iyice kızarttım. Patlıcanları 4-5 kat kağıt havlu serili bir tabağa aldım ki fazla yağları gitsin. Sonra çelik tencereme patlıcanları dizdim. Ortalarını bıçakla yardığım patlıcanlarımın içine hazırladığım kıymalı içi düzgünce yerleştirdim. Her bir patlıcanın üzerine içi temizlenmiş çarliston biberleri enine ve boyuna bölerek birer adet yerleştirdim. Domatesleri de küçük parçalara bölüp her bir karnıyarığın üzerine hoş görüntü verecek şekilde yerleştirdim. Diğer 1 yemek kaşığı salçayı 1 su bardağı suda sulandırdım ve tencereme ekledim. Fırınımı 200 dereceye ayarladım ve yarım saat pişirdim. Leziz mi leziz mükemmel. Patlıcanla yapılan tüm yemeklere bayılıyoruz. Afiyet olsun!

BUENA VISTA SOCIAL CLUB "CACHAITO" LOPEZ Parkorman'da ama gidemeyeceğim ühühühüh!!!

Çünkü mazeretim var. İlgilenenler için:

"PROGRAM

Kapı açılış 19:00
Konser 21:00
After party 23:00

BUENA VISTA SOCIAL CLUB presents "CACHAITO" LOPEZ03 TEMMUZ İSTANBUL PARKORMANBuena Vista Social Club efsanesinin elemanlarından Orlando 'Cachaito' Lopez, 1933 yılında Havana'da doğdu.İkisi de besteci olan anne ve babanın başını çektiği Lopez ailesi 1930'lardan başlayarak 1950'lerin sonuna kadar Küba müziğine damgasını vurdu. 'Cachaito'nun ailesi müzik tarihine mambo'nun yaratıcıları olarak geçti.Çocuk yaşlarda kontrbas'la tanışan 'Cachaito' Lopez, 13 yaşında ilk bestesini yaptı. Zaman içinde kendi tarzını geliştiren 'Cachaito', kontrbas virtözü olarak Küba'nın en önemli müzisyenleri arasına girdi. Sanatçının, bir diğer Buena Vista Social Club üyesi Omara Portuondo'yla müzikal birlikteliği 1960'larda başladı. Ekip bugüne kadar işbirliğine devam etmiştir. 1996 yılında Afro-Cuban All Stars ve Buena Vista Social Club projesi için stüdyoya giren 'Cachaito' Lopez, Wim Wenders tarafından filmin ana kadrosuna dahil edildi. O günden bu yana tüm Buena Vista Social Club albümlerinde yer alan 'Cachaito', ayrıca İbrahim Ferrer ve Ruben Gonzalez'e dünya turnelerinde eşlik etti.2001 yılında solo albümünü yayınlayan 'Cachaito' Lopez, dünya turnesi kapsamında 3 Temmuz akşamı Parkorman'da unutulmaz bir konsere imza atacak. "

14 Nisan 2007

12 Nisan 2007

DENEYİN, DİNLEYİN

Kahve Dünyası'nın trüflerine bayıldım mutlaka deneyin. Diğer çeşitlerini de en kısa zamanda deneyeceğim. Bir de limonlu cheesecake mükemmeldi. Taze ve çok hafif. Bayıldım bayıldım utanmasam ikinciyi ısmarlayacaktım tabi frambuazlı. Of of keşke yesem yesem kilo almasam. Ama Kahve Dünyası'nın çok büyük bir kusuru var. İçeride sigara içilmesi. Örneğin Kabataş'taki mağazada üst kat sözde sigara içilmeyen bölüm ama maalesef havalandırma berbat olduğu için dışarı çıktığınızda üzerinize buram buram sigara kokusu sinmiş oluyor. Göztepe'de ise mağazanın önü dışarıda oturabileceğiniz şekilde düzenlenmişken neden içeride de sigara içilmesine izin veriliyor ona anlam veremedim. Umarım bu konuda bir şeyler yaparlar. http://www.kahvedunyasi.com/


Bu ara Best Of Costes by Stéphane Pompougnac dinliyorum. Böyle bahar da gelmişken pek bir iyi gidiyor. Şiddetle tavsiye edilir.