4 Kasım 2008

MUSTAFA'YI İZLEMEYECEĞİM

İki haftadır griple pençeleşiyorum. Zaman zaman iyi bazı günlerse berbat geçti ve halen düzelebilmiş değilim. Bu arada Mustafa'ya kesinlikle gitmeyi düşünüyordum. Gidenlere fikirlerini soruyor, medyada çıkan haberleri ve yorumları izleyebildiğim kadarıyla izliyordum. Ancak yazılarını çok beğendiğim ve fikirlerine saygı duyduğum iki köşe yazarımız Bekir Çoşkun ve Yılmaz Özdil'i de okuyunca ve televizyonda Ülkü Adatepe'yi de dinleyince Mustafa ile ilgili kararımı verdim. Bugün Hıncal Uluç Mustafa'ya gitmeyeceğini yazmış köşesinde. Ben de gitmeyeceğim Mustafa'ya. Görmeden belgesel ya da film hakkında nasıl karar verebilirsin diye eleştirecek olanlarınız olacaktır eminim. Ancak fikirlerine ve duruşlarına inandığım ve güvendiğim insanların yorumlarını okudum. Görünen köy kılavuz istemiyor. Can Dündar bir kanalda her zamanki aşırı nazik ses tonu ve tavrıyla (ki beni hep rahatsız etmiştir) farklı olmak adına böyle bir çalışma yaptığını ifade etti. Farklı olmak demek objektif olmamak, ya da bizi biz yapan değerleri göz ardı etmek midir? Lütfen kimse beni de Atatürk'ü tanrısallaştırmakla falan da suçlamasın. Okuduklarım neticesinde ben Can Dündar'ın bu işi kalbiyle yaptığına inanmıyor, tamamen ticari amaçlı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca sponsorluk meselesi ile ilgili bravo Turkcell. Sabancı'ya ise söyleyecek söz bile bulamıyorum. Sonuç Mustafa'nın "gişe"sine katkıda bulunmayacağım. Merak ettiğimse Can Dündar'ın çekmeyi düşündüğü Said-i Nursi belgeseline de Atatürk için yakışır gördüğü şekilde insani boyut katıp katmayacağı. Sizleri son olarak Reha Muhtar'ın Can Dündar'a son derece " nazikçe" yazdığı yazısıyla baş başa bırakıyorum ve bir de lütfen NLP uzmanı Cengiz Eren'in Can Dündar ile ilgili yazısını aşağıdaki linkten okuyun ( ister okuyun ister okumayın ama bence oldukça ilginç):

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=142263


Reha Muhtar'dan:

CAN DÜNDAR’A...

Gala davetiyesi gelmiş ama ben göremedim ve fakat zaten o gün gelemeyecektim...

Her belgeseli olduğu gibi, Mustafa belgeselini de oya gibi işlediğini bilmekteyim...

Bir ufak kuşkum var ki filmi görmeden sana söylemeliyim...

Bu soru aynı zamanda filme gitmeye hazırlanan her insanın merak edeceği bir sorudur...

1) Kesinlikle aynı düşünüyoruz, insanlar putlaştırılmamalı, insanî özellikleri, zaafları ortaya konmalı...

2) İnsanlar etten kemikten insan gibi algılanmalı, yalnızlıkları, korkuları, içtikleri rakıları, kırdıkları potları da milyonlarla paylaşılmalı...

3) Devir öyle bir devir, hayat ve insanlar artık şeffaftır...


***


4) Ve fakat içimi fena halde kaşıyan bir korkum, bir ürpertim var...

5) İnsanî zaaflar ya da özelde gizli kalmış hayatlar ortaya çıktığında, bütün bir hayatı etkisi altına alırlar...

6) Bir gün birisi Can Dündar’ın belgeselini yapacak olsa, sen hangi yaptıklarının senin isminin haksız yere önüne geçmesini istemiyorsan, sen de bir başkasının belgeselini yaparken, bazı özel ayrıntıları o kişinin özelliklerinin önüne geçirmeyeceksin...


***


Anlatabildim mi bilmem?..

Çok yakında ne anlatmaya çalıştığımı sanırım anlatabileceğim...

6 yorum:

  1. Özlemcim selam,

    Öncelikle çok geçmiş olsun (ama bu sene bu gripler bir türlü geçmek bilmiyor galiba!). Az önce sana "Nerelerdesin?" diye mail atacaktım. Son durumu kontrol etmek için bloguna bakınca az önce bu yazıyı eklediğini gördüm.

    Galiba bizim gibi haftalar öncesinden biletini alıp ilk gün filmi izleyenler dışında bundan sonrası için en iyisi senin yaptığını yapmak olacaktır. Annem ve babam da aynı protestoyu uygulayıp gitmemeyi düşünüyorlar.

    Ben yetişkinlerin kesin izlemeleri gerektiğine (filmi yapan ekibe para kazandırmamak adına sinemada olmayabilir), ama özellikle çocukların kesinlikle götürülmemeleri gerektiğine inanıyorum.

    Ve bu kadar taraflı bir yapımı büyük hainlik olarak görüyorum!

    YanıtlaSil
  2. Of İmge, geçen akşam Çin-Japon yemeği pişirmiştim, çok da leziz olmuştu ve görselleriyle yayınlayacaktım ama içimden gelmiyor belki de hasta olduğum için hassaslaşmışımdır bilemiyorum. Bugünlerde olan bitenler çok canımı sıkıyor. İnan midem bulanıyor. Hüseyin Üzmez, bu belgesel, Amerika'daki başkanlık seçimlerinin Türkiye'ye etkisi, PKK terörü. Çok samimi söylüyorum kusmak istiyorum. Ya sabır!!!

    YanıtlaSil
  3. Al benden de o kadar.. Kendimi deliler gibi yemeye verdim, yüzümde sivilceler ve kendimde değişik depresyon belirtileri gözlemeye başladım diyebilirim.

    Olanları ağzım açık izliyorum. Nereye gidiyoruz hiç bilmiyorum ve bu beni çıldırtıyor. Mutsuz gözlerle haber sitelerini okuyup, daha da mutsuzluk doluyorum. Ne yapılabilir diye düşünüp, her sokağa çıktığımda ya da televizyona baktığımda bir kez daha umutsuzluğa kapılıyorum.

    Köstek olmak adına elbirliğiyle yaptığımız bu çalışmaları ileriye gitmek adına yapsaydık, tarihiyle, kültürüyle, doğasıyla, insanıyla nasıl herkesin imreneceği bir ülke, bir medeniyet olabilirdik diye düşünüp kahroluyorum. Terörist başı Apo'yu savunanların ortada cirit attıklarını görüp, Ergenekon davası adı altında toplanıp götürülenlerin "ergenekon teröristleri" olarak adlandırıldığını görüp, deli oluyorum!! hem hüseyin üzmez'e hem de beynini aldırmış, sırıtık karısına kanım donarak bakıyorum!

    Kısacası %47 sonucundan sonra genel durum ile ilgili bir kez daha bu kadar mutsuzluk ve umutsuzluk yaşadığım bir dönemdeyim!

    (Fazla uzun ve tepkili bir mesaj oldu galiba. Yayınlayıp yayınlamamayı sana bırakıyorum.)

    YanıtlaSil
  4. Bak bu oran konusuna girince hemen üstad Aziz Nesin geliverdi aklıma. Anladın sen onu!!!

    YanıtlaSil
  5. Nedir bu karalama kampanyası anlamıs degilim.Yüce ATAMIZIN hayatını konu alan bir belgesel yapılıyor fakat bizim cahil milletimiz herzamanki gibi gündem yaratmak istediği konuları ATATÜRKün magazinsel yanından bulup çıkartıyor.Neymiş alkolikmiş neymiş sigara çok içiyormuş birsürü saçmalık...Tabiki özel zevkleri olacak ve bunlarda anlatılacak.Bu belgesel Can Dündar ın ilk belgeseli değil hatta Sarı Zeybekte içkiden dahada çok bahsediyor neden çünkü ATATÜRKün son 300 gününü anlatıyor bu bölücü arkadaslar acaba Sarı zeybek çekildiginde neredelerdi gercekten merak ediyorum...Sanki 70 yıldır daha iyisini yapan olmuş gibi bu yapıtı taslıyorsunuz gercekten çok üzücü hiç olmazsa emege saygı gösterin ve hatta daha iyisini yapabiliyorsanız siz birşeyler yapında görelim.ama bu iş çin japon yemegi pişirmeye benzemez

    YanıtlaSil
  6. Yukarıda yazacaklarımı yazdım, siz anlamak istemiyorsunuz herhalde.Can Dündar keyfine göre belgesel yapabiliyor ancak onu eleştirenler neden hemen bölücü oluyor? Sizin istediğinizi söyleme hakkınız var, bizim yok mu, bu nasıl anlayış?
    Emeğe saygı diyorsunuz ama benim burada emek vererek yaptığım yemekleri okurlarımla paylaşmama saygı göstermiyorsunuz, küçümseyip hakaret ediyorsunuz. O zaman soruyorum size “çin işi japon işi” yemek anlatan siteyi niye takip ediyorsunuz, ciddiye alıyorsunuz? Hem ayrıca siz Atatürk ile ilgili film ya da belgesel çektiniz mi? Uzmanlık alanınız nedir sizin? Son olarak Atatürk milletinden "yüce" diye bahsederdi sizin gibi "cahil" demezdi. Rica ederim sitemi okumayın siz!!!

    YanıtlaSil