20 Kasım 2008

HOŞGELDİN "TERRIBLE TWO"!


Son iki haftadır Kerem'e bir haller oldu. Kafayı iki yana sallayıp herşeye olmasa da bir dolu şeye itiraz etme, pusete oturmama, otursa da bağırıp çağırma, altını temizletmemek için direnme ve poposunda bezi yokken evin içinde deli danalar gibi dolaşma, istediği yapılmayınca ağlama ve bağırma, yemek yememe, bana kafa atma (gerçekten kafa atıyor burnumu ve dişlerimi korumaya çalışıyorum), dışarıda yere yatma bugün Marks&Spencer'da yere yapıştı ben de kaldırmadım "devam et" dedim ama yemedi, kaldırmak gerekiyormuş çünkü aynen devam ediyor. Vallahi attan düşmüş gibiyim. Şaşmış durumdayım. İnanılmaz bir hal ve tavır değişikliği. Sabah saat 5:30-6:00 gibi ağlayarak uyanıyor. Şanslıysak bezini değişiyoruz ve biraz su içip saat 7'ye kadar üzerimde yatar pozisyonda uyuyoruz yoksa kalkıp üstümüzü değiştiriyoruz ve mutfağa geçiyoruz. Haşmet, mama sandalyesine kuruluyor ve "anne anne anne anne..." şeklinde boğazından süt, ekmek ve peynir geçene kadar tekrarlayıp bağırıyor. Kahvaltı faslı bitiyor ve salona ya da oturma odasına geçiliyor. Bu aralar favori oyuncağımız "Patates Kafa ve Arkadaşları". Arkadaşları mısır ve de havuç kafa.:o) Aslında bu oyuncak 2+ için ama benim oğlum Migros'ta oyuncağı görünce tutturdu da tutturdu. Böyle durumlarda ilgisini dağıtıp oyuncakları elinden alıp bıraktırıyorum ya da kendiliğinden bırakıyordu ama bu sefer ne yaptıysam olmadı ben de aldım gitti. Bu üç elemanın kolları, yüzleri şapkaları(kulaklar dahil) ve ayakları takılıp çıkabiliyor. Yani "mix'n match" bir oyuncak. Ancak bizim aldığımız versiyonda yutabileceği çok minik parçalar yok temel uzuvlar var. Ne diyordum işte her sabah takıyoruz, çıkarıyoruz kolları bacakları sabahın köründe. Ama sevgili Okur, ben bu "terrible two" olayını daha geç bekliyordum biraz erken değil mi? Acaba çabuk gelen çabuk da gider mi? :o) Bu konuda yapmaya çalıştığım küçük adamı "temper tantrum" noktasına getirmemek. Örneğin çok fazla ekmek mi yemek istiyor. Zıtlaşmıyorum ve çok minik parçalar halinde verip dikkatini dağıtıyorum. Ya da yemek yerken eline kepçe, fırça, dondurma kaşığı gibi ilgisini çekebilecek her türlü değişik mutfak nesnesini tutuşturuyorum. Alternatif sunmaya çalışıyorum. Ona zarar verecek veya onun için kötü bir şey yerine başka bir şey verip zararlı olanı alıyorum. Neredeyse her gün dışarı çıkıyoruz. Değişik mekanlara giriyor, insanlarla sosyalleşiyor, hava alıyor. İlgimi çekmek istediğinde ilgileniyorum. Bazı şeyleri elimden geldiği kadar en başından beri rutine oturtmaya çalıştım. Elbette her konuda mümkün değil ama pes etmemek, denemek gerek. Ne bileyim işte elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Enteresan olan Kerem ve ben bu durumu yoğun yaşarken, benim bıdık oğlum dışarıda pek bir sosyal ve şirin. Sanırsın başka bir bebek. İnsanlara gülücükler dağıtıyor, el sallıyor, baybay yapıyor. Hatta yürürken durup insanlara "teyse", "abbba", "abi" falan diyor. Genelde de çok pozitif tepki aldığı için devam ediyor. Bu arada oğlumun bu şekilde samimiyet kurmaya çalıştığı insanların büyük bir bölümü son derece sevecen davranırken az da olsa bir kısım insan gayet suratsız bir şekilde hiç tepki vermiyor ki bu insanlara o anda gayet subjektif bir şekilde uçmak istiyorum. Minicik gülümsesen pulların mı dökülür kalpsiz yaratık demek geliyor içimden. Bu insanlar için hiç bir şey ifade etmeyen durum belki benim minik bıdığım için çok önemli. Belki kalbi kırılıyordur falan diye düşünmeden edemiyorum ama Keroş tam gaz sırıtıp, insanlara kur yapmaya devam ediyor. :o))) "Terrible two" durumunun sebeplerinin altında bu küçük insanların kendilerini ifade etmek isteyip edememeleri, duygularını paylaşmak istemeleri, çevreyi ve insanları kontrol etmek istemeleri, açlık, uykusuzluk, yorgunluk, istediğini yaptırmaya çalışma gibi bir sürü neden yatıyormuş. Burada en önemli nokta ise bebişi yatıştırmaya ya da ilgisini dağıtmaya çalışırken istediğini yerine getirmemek yoksa durumu kullanmaya başlıyorlar. İsteklerini bu şekilde yaptırmayı öğrenen bebek bu davranışını sürdürüyor. Hem dert yandım, hem de aynı şeyleri yaşayan ebeveynlere belki bir faydam olur diye yazdım bu yazıyı. Dip not: İngilizce kullanmışsın diyene uçarım.

2 yorum:

  1. Özlemcim, valla kolay gelsin diyorum sana.. Arada kafa dağıtmak için kaçmak istersen sana eşlik etmeye her zaman hazırım..:)

    YanıtlaSil
  2. Sağol İmge, karşıya geçersem haber veririm sana. Müsait olursan bir şeyler yaparız beraber.

    YanıtlaSil