18 Temmuz 2008

TASARIM KENTLERİ ve İSTANBUL MODERN KAFE

En son Miro sergisini görebilmiş sonra Tasarım Kentleri'ne gitmeyi kafamıza koymuş, İmge'nin (http://imgetan.blogspot.com/2008/06/tasarm-kentleri.html) blogunda da okumuş bir türlü fırsat bulamamıştık. Geçen hafta sonu açıldığından beri İstanbul Modern'e ikinci kez gidebildik. Sergi ile ilgili detayı İmge'nin blogundan okuyabilirsiniz. Ben sergideki yeşil Vespa 125’e bayıldım. Bu arada 2005 'te yaptığımız İtalya gezisinden beri pembe bir Vespa almayı istemekteyim ama Mehmet İstanbul'da olmaz diyor. Ühühühüh...:o( Gitmişken sürekli sergiler bölümündeki Modern Deneyimler ve İmparatorluktan Cumhuriyete sergilerini ayrıca İğne Deliği Fotoğrafları sergisini de gezdik. İmparatorluktan Cumhuriyete bölümünde Osman Hamdi'nin "İftardan Sonra" adlı eserini çok beğendim. Hani bıraksanız dakikalarca bakabilirdim. Çok keyif aldım. Pera'daki Kaplumbağa Terbiyecisi'ne de aynı şekilde bakmaya doyamam ama sergileri gezerken diğer insanlara da müsade etmek gerekiyor :o) İstanbul Modern'de bayıldığım bir diğer eser ise Burhan Uygur'un "Kapı"sı. Bir de Mehmet Güleryüz'ün Motard III eserini sevdim. Son olarak hayran olduğum ve müzenin daimi eseri olan Monica Bonvicini'nin 'Cehenneme Merdiven'inden ( 'Stairway to Hell' ) bahsetmezsem olmaz. Merdivenin girişinin üç tarafı camlarla kaplı ve bu camlar öbek öbek, ince hesaplamalarla, çatlatılmış. Çok çok başarılı.

Müze'yi gezdikten sonra olmazsa olmaz deyip hazır mevsimden dolayı pek kalabalık da değilken kafesine uğradık. İstanbul Modern'in kafesini Borsa Restoranları işletiyor. Manzarası tek kelimeyle mükemmel. Yemekler çok lezzetli ve kalabalık olmadığında servis de çok iyi. Ben kuru domatesli tagliatelle ile servis edilen dana antrikot istedim, Mehmetse ıspanak ve patlıcanlı, mantarlı basmati pilavıyla servis edilen tavuk külbastı ısmarladı. Tavuk külbastıyı ilk gidişimde denemiş olduğum için nasıl olsa Mehmet'in tabağına minik hamleler yaparım diye antrikot tercih ettim. Antrikot beklediğimden farklı şekilde Viyana'da şirin, orta halli bir restoranda tatmış olduğum şinitzel formunda geldi. İncecik. Tadı muhteşemdi, makarnam da öyle. Tarihi Yarımada'yı büyük bir keyifle izledim. Keşke bu kafe evimize yakın olsa da sık sık gitsem diye içimden geçirdim . Çok çok çok güzel. Yemekten sonra Keroş'un doğumgünü yaklaştığı için Eminönü'ne gidip Fermo'dan pasta malzemesi bakındım. Tabi dönerken de sıcak falan demedik Karaköy Güllüoğlu'na uğradık yarım kilo da olsa fıstıklı baklava aldık. Nedendir bilmem malzemeden mi, ustadan mı yoksa denize yakın olduğu için hamur katmanları nem oranından mı etkileniyor :o) diğer tatlıcılar Karaköy Güllüoğlu'nu tutmuyor.

1 yorum:

  1. Osman Hamdi'nin tabloları ve Stairway to Hell ile ilgili yorumlarına kesinlikle katılıyorum Özlem. Ben de her seferinde hayran hayran bakarım onlara.:)

    YanıtlaSil