Bugün Kerem bebekle anneannemizi de aldık, arabaya atladık ve kesin esiyordur diyerek Kanyon'a doğru yola koyulduk. Gerçekten de Temmuz sıcağında bile Kanyon'un bazı bölümleri sıkı esiyordu. Biraz dolaştık, Wagamama'da yemeğimizi yedik ve sonra Le Pain Quotidien'de kahve molası verdik. Çok da iyi ettik çünkü İstanbul'da senelerdir yediğim en başarılı çikolatalı kruvasanı yedim. Ne Paul, ne Beyaz Fırın, ne burnumun dibindeki BenBee Swiss Bakery...Bu arada margarinle yapılmış kruvasan da tahammül edemeyeceğim şeylerden biridir. Kruvasan tereyağı ile yapılmalı. Nokta. Tabi filtre kahvesiz çikolatalı kruvasan da düşünemiyorum. Le Pain Quotidien'in filtre kahvesi de çok lezzetliydi. Kerem bebek mama sandalyesine kuruldu ve anneannesinin minik çikolatalı muffinin yarsının içini çaktırmadan mideye indirdi. Küçük adam çok komik, masaya düşen kırıntıları minik pufidik parmaklarıyla topladı ve onları da yedi. Bebeklere bu ayda muffin yedirilir mi diyenleriniz olacaktır eminim. Kerem'in sağlıklı beslenmesine çok dikkat ediyorum ama farklı tatları da tatmalı diye düşünüyorum. Bu dönemde onun hevesini kırmak yerine her şekilde destek vermeye çalışıyorum. Le Pain Quotidien'e bayıldım ben. Kahve molamız bittikten sonra organik reçellerini, makarna soslarını ve ekmeklerini inceledim. Üzümlü ve beş tahıllı ekmeği dilimletip aldım. Makarna soslarında 3 al 2 öde kampanyası vardı. Kapari ve zeytinli, bir de sarımsaklı ve fesleğenli sos aldım. Hazır makarna soslarını evde pek tercih etmeyiz. Ama bunu denemem lazım diye düşündüm. Sonucu sizlerle paylaşacağım. Eski bir Nutella güzeli (İlk evlendiğimizde Mehmet öyle derdi bana) olan bendenizin aklı sürülebilir çikolata kavanozlarında kalarak mekanı terk ettim. Not: Kışa girerken o çikolata kavanozlarından çeşit çeşit alınıp stok yapılacak ve bu durum Mehmet'ten saklanacak. Aramızda kalsın!!!
3 Temmuz 2008
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder