21 Mart 2008

ANADOLU YAKASINA ACİLEN WAGAMAMA İSTİYORUM

Kanyon'un temeli kazılırken, o dönem çalıştığım ofisten izlemiştim. Son iş yerim sayesinde de şantiyesine defalarca girebildim. İzinsiz girmek mümkün değildi. Açıldıktan sonra da defalarca gittim geldim. Gelin görün ki hamişlik, işten ayrılmam, doğum vs. derken bir türlü Wagamama'ya gidememiştim. Sonunda muradıma erdim. Noodle-sever eşimle Wagamama'ya gittim ve de pek sevdim. Bir kere sigara içmek yasak. Bravo Wagamama! İlk iş yerimde hala çalışıyor olsaydım, öğle yemeklerimi genelde burada yerdim. "Team" pek cevval, cabbar ve de atakan!!! Yiyecekler ve restoran konusunda ne sorsak cevap aldık.. Sanırım seri konuşmak konusunda özel bir eğitim almışlar. Bir ara yakalamakta zorlandım. Gelelim ne yediğimize, ne içtiğimize. İçecek olarak taze meyve suyu tercih ettik. Başlangıç olarak "ebi gyoza" istedik. Ebi karidesli anlamına geliyor. Ebi gyoza ıspanak, taze soğan ve karidesle doldurulmuş, yağda kızartılmış Japon mantısı ya da böreği. Baharatlı ve sarımsaklı soya sos ile servis ediliyor. Ben bu dumplinglerin kızarmış olanlarını haşlanmış olanlarına tercih ediyorum. Ana yemek olarak "teriyaki steak soba" ısmarladım. Teppanda (sac) pişirilmiş ince noodle, marine edilmiş biftek, mevsim yeşillikleri, kırmızı soğan, soya filizleri, fasülye, zencefil püresi, taze soğan, chilli, sarımsak, tsuyu ve teriyaki sos ile servis ediliyor. Üzerinde de susam ve kişniş var. Pek lezizdi. Yemeğimizi beklerken açık mutfaktan çıkan alevleri izlemek de evlere şenlikti. Mehmet "yaki soba" tercih etti. Bu da tepanda pişirilen ince noodle, tavuk, yeşil ve kırmızı biber, beyaz soğan, taze soğan, karides, soya filizleri, çırpılmış yumurta, soslar ve üzerinde de susam ve zencefil turşusu olan bir yemek. Soba ince noodle, kalın olanınaysa udon deniyor. Taksim'de Udonya adlı bir Japon restoranı vardı değil mi demek ki adı buradan geliyormuş. Mehmet "chopstick" kullanmak konusunda bana göre her zaman daha başarılı olmuştur. Benim hakkımı da yabana atmamak lazım. Arada bir düzeltiversem de chopstick ile noodle yiyebiliyorum. Yemek faslı bittikten sonra gözümden kaçmayan wasabi ve beyaz çikolatalı Wagamama Chocolate Fudge Cake, long espresso eşliğinde sipariş edildi. Fudge cake yerine Türkçe ne demek lazım bilmiyorum. Sanırım "fudge cake" nemli ve yumuşak pasta anlamına geliyor. Bir de bir kaç farklı katmandan oluşan pasta olabilir. Tam anlamını bilemiyorum. Bilen varsa ve bizi aydınlatırsa sevinirim. Bunu da mideye indirdikten sonra büyük bir memmnuniyetle Wagamama'dan ayrıldık. Sunduklarına göre Wagamama'nın fiyatlarını makul buldum. Web sitesinden inceleyebildiğim kadarıyla Kanyon'daki menü yurtdışındaki diğer restoranlardan farklı.
Değinmek istediğim diğer bir konu oturma düzeni. Özellikle kalabalık saatlerde problem olabilir . Biz hafta içi ve öğleden sonra gittiğimiz için bir problem yaşamadık. Wagamama'da masaların altında bulunan raflara eşyalarınızı bırakabiliyorsunuz. Zaten "team" sizi bu konuda baştan kibarca uyarıyor yani yanınıza her an tanımadığınız biri oturabilir, siz o müşterinin yerini çanta ya da montunuzla gasp edemiyorsunuz. Aslında bu belki de hayatınızın aşkıyla tanışmanıza vesile olabilir. :o) Burada sosyalleşme amacı mı güdülmüş yoksa Japonlar dar alanlarda kısa paslaşmalar şeklinde yaşayan, ergonomik bir millet olduğu için mi durum böyledir onu inanın bilemiyorum.
Son olarak, kulağıma gelen dedikodulara göre Cadde şubesini açmak için çok fazla talep varmış ve Cadde'de dükkanı olan hali vakti yerinde bir hanımefendi Wagamama'ya "gelin açın ve sadece kardan bana belirli bir pay verin, hiç bir şeye karışmam" şeklinde teklif götürmüş. Üçüncü restoranın Akmerkez'de açılması düşünülüyormuş. Ben söyleyenlerin yalancısıyım. Bekleyelim görelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder